Aydın'ın, ailesinin, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin desteğiyle okul öncesinden başlayıp üniversiteye uzanan başarı hikayesi çevresindekilerin takdirini topluyor. Yılmadan tüm zorlukları aşarak çalışmalarını sürdüren Aydın, ilk, orta ve lise öğrenimini normal okullarda bitirdi. Okul hayatı boyunca okul birincisi ve ikincisi olma başarısı gösteren Aydın, azmi ve çalışkanlığıyla engellilere örnek oluyor.
Adapazarı Anadolu İmam Hatip Lisesi'nden bu yıl mezun olup, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) YGS-4'te Türkiye bin 781'incisi olan Aydın, LYS sınavının ardından yerleştirme puanı da dahil edilerek, aynı puan türünde 538,89 puanla Türkiye 6'ncısı olma başarısını gösterdi.
Engelli ek puanlı TM-3 yerleştirme puan türünden 500,21 puan alarak ilk tercihini hukuk fakültesinden yana kullanan ve burayı tam burslu olarak kazanma başarısı gösteren Aydın, İstanbul gibi büyük bir şehirde okuyacak olmanın mutluluğunu yaşıyor.
Huzeyfe Aydın açıklamasında, İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesini tam burslu olarak kazandığını ve bu konuda kariyer yapmayı düşündüğünü söyledi.
Farklı puan türlerinde Türkiye 6'ncılığı ve 91'inciliği olduğunu ifade eden Aydın, ilk tercihini kazandığı için mutlu olduğunu belirtti.
Görme engelliler olarak kaynak eksikliği yaşadıklarını, bunları aşmak için daha çok çevreden yardım almaları gerektiğini anlatan Aydın, "Ya teknolojiyi iyi kullanacağız ya çevremizden yardım alacağız. Ben ikisini de yüksek düzeyde kullanmaya çalıştım ki, sınava iyi çalışabileyim. Bu iki üç yılın YGS çalışması değil. Bu okul öncesi eğitimden başlayarak bu döneme kadar süreçte ailem, tanıdıklarımız, çevredeki arkadaşlarımız ve tabii ki özellikle imam hatip lisesindeki öğretmenlerimizle yaptığımız çalışmaların sonucu" diye konuştu.
"İstanbul'u bastonumun sesiyle keşfedeceğim"
Tercih yaparken ailesiyle istişare ettiklerini dile getiren Aydın, üniversitede de belli başlı zorluklar yaşayacağını ve amacının bu zorlukları aşmak olduğunu vurguladı. Zorlukları, çevresinin ve üniversite yetkililerinin yardımlarıyla aşabileceğine inandığını vurgulayan Aydın, şöyle devam etti:
"İstanbul'u bastonumun sesiyle keşfedeceğim. Başarı için sadece engellinin veya çevresinin çabaları yetersiz. Bir ortaklık gerekiyor. Çevrenin, ailenin, arkadaşların, öğretmenin ve çevredeki kurumların desteğiyle bir engelli, gerek akademik gerek sosyal manada çok rahat iyi bir noktaya gelebilir. Bunun önünde hiçbir engel yok. Burada çevrenin desteği, öğrencinin isteği olduğu zaman bütün beceriler olmasa bile birçoğu kazanılabilir. En önemli nokta istek. İstedikten sonra öğrenilir ve o istek onu öğrenmeye götürür."
Küçük yaşlarda İstanbul'daki hastanelerde tedavi gördüğünü, 5 yaşından beri de her hafta İstanbul'a eğitim almak için gittiğini aktaran Aydın, bu nedenle şehre yabancı olmadığını dile getirdi.
Doğumundan itibaren kendisine her türlü fedakarlığı ve desteği sağlayan herkese, özellikle öğretmenlerine teşekkür eden Aydın, "Okulum artık İstanbul'da. İstanbul gibi bir büyük şehirde eğitimime devam edeceğim. Orada olanaklar, imkanlar daha fazla, şehir de büyük. Artık elimle tuttuğum gözüm ile bastonumun sesine uyarak İstanbul'u keşfetmeye çalışacağım" dedi.
Baba Mustafa Aydın ise oğluna yardımcı olan öğretmenlere teşekkür ederek, Huzeyfe'nin başarısından dolayı mutlu olduklarını dile getirdi.
Huzeyfe'nin kazanacağından emin olduklarını ifade eden baba Aydın, şunları söyledi:
"Okulda ya birinci ya da ikinci olurdu. Biz sadece öğretmenlerimize kaynaştırmalı eğitimin önemini hatırlattık. Körler okuluna götürdük, görenlerle okumasında faydalı olduğunu söylediler. Körler okulunda bu yaşına kadar okusaydı, çıktıktan sonra görenlerle normal bir üniversitede problem yaşardı. Görenlerin hayatında görme engelli yaşamayı bildiği için kendisine bu hayat ve eğitim sıkıntı vermedi. Onun için biz mutluyuz, kendisine de teşekkür ediyoruz."
"Aile ve eşlerin bağları kuvvetli değilse, engelli çocuk da olunca ailelerde sıkıntı olduğunu görüyorum." diyen Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Halbuki engelli çocuk, ailelerin daha birbirlerine bağlanmalarına vesile oluyor. Tam anlamıyla birinden diğerine nöbetin teslim edildiği bir eğitim sistemine vesile oluyor. Bunun için öncelikle kendi aralarındaki ilişkileri düzeltsinler, sonra da çocuklarına ellerinden geldiğince rehberlik yapmaya çalışsınlar. Onlardan sıkıntı duymasınlar. Allah'ın lütfettiği kadar muhakkak onlar da başaracaktır."